Saturday, June 26, 2010

Mesut ya da Oezil

Avrupa ülkelerinin, özellikle Almanyanın yatırım yapıp yetiştirdiği Türk yıldızlarına ay yıldızlı forma giydirmek bir nevi haksız kazanç. Ancak futbol bir oyun ve bu oyunu kazanmak için ülke federasyonları tüm kozlarını kullanıyorlar. TFF bir dönem gurbetçi futbolcuları çok başarılı taradı ve milli takıma kazandırdı. 2000li yıllardaki başarımızda bu oyuncuların büyük katkısı oldu. Bu durum Fatih Terimin 2008 Avrupa Şampiyonasına Yıldıray, Halil gibi isimleri çağırmamasına kadar devam etti. Almanya Türkü futbolcularda kendilerine çifte standart uygulandığına dair bir hissiyat oluştu. Sonrasında sivrilen çoğu gurbetçi futbolcu Türk Milli Takımını tercih etmedi. Mesut Özil de bunlardan biri.


Werder Bremen onu henüz 19 yaşında tam 4.5 milyon euro ödeyerek transfer etti. Aynı mevkide oynattıkları Diegoyu ellerinde uzun süre tutamayacaklarını öngörerek. Özil (Oezil), Diegodan sonra beklentileri fazlasıyla karşılıyor. 31 maçta 9 gol attı ve takımını Şampiyonlar Ligine taşıdı. Dünya Kupasının şu ana kadar ilgi çeken oyuncuları arasında. Sakatlanan Michael Ballackın yerini mükemmel şekilde dolduruyor. Horst Hrubesch onun için Almanyanın Messisi diyor.

22 yaşındaki bu genç adamın adı Manchester United ile anılıyor son zamanlarda. 36 yaşındaki Old Trafford demirbaşı Paul Scholesa bir veliaht arayan Alex Ferguson gözünü Mesut Özile dikmiş. Eğer transfer gerçekleşirse Özil birkaç yıl içinde mevkisinin en büyük yıldızları arasına girecek. Biz de kendisini Almanya formasıyla izlerken bir yanımızla Fatih Terime kızacağız, onu kaçırdığı için, bir yanımızla da ait olduğu yerde oynuyor diyeceğiz. Tıpkı Fransa için oynayan Cezayirli Zidane gibi.