Thursday, December 24, 2009

Genç Futbolseverler Rahatsız!

Ülkemizde futbol konusunda herkes söyleyecek söze sahip, teknik direktörlük adeta bir ata sporu. Hal böyle olunca mesleği gerçekten teknik direktörlük olan adamların kendilerini zevata beğendirmeleri oldukça zor. Bir de popüler futbol yorumcularının "bu ..... teknik direktör falan değil" şeklindeki ünlü iddiaları ajanslara düşünce işte diyoruz, ben bu filmi izlemiştim.

21. yüzyılın en başarılı birkaç teknik direktöründen biri olan Frank Rijkaardı dahi bu cümlenin öznesi yapacak kadar işi sulandıran yorumcuların ekranları işgal ettikleri bir ülkede futbolu takip etmek canını sıkabiliyor bazen insanın. Bugün de o anlardan birini yaşadım UEFA resmi web sitesinde 2009 yılının Avrupadaki en başarılı teknik direktörünün oylandığı yarışmada 5 adaydan birinin Mircea Lucescu olduğunu öğrenince. Ülkemizde yemediği hakaret kalmayan Rumen teknik adamın bu klasmandaki rakipleri Manchester United teknik direktörü Alex Ferguson ve Barcelona teknik direktörü Josep Guardiola gibi isimler.



Lucescu Galatasaray ve Beşiktaşta ikişer sene görev yaptı. Her 2 takıma da birer Türkiye ligi şampiyonluğu kazandırdı. Avrupada Galatasaraya Real Madridi yenerek bir Süper Kupa kazandıran teknik adam Şampiyonlar Liginde sarı kırmızılı ekibi çeyrek finale taşıyarak bir ilke imza attı. Şampiyonlar Liginde 2 senede 4 kez mücadele ettiği grupların 3ünden çıkmayı başararak Türk futbolunun Şampiyonlar Ligi düzeyinde zirve yapmasını sağladı. Beşiktaşa ise Avrupada tarihinin en başarılı dönemini yaşattı ve siyah beyazlı ekiple UEFA Kupası çeyrek finalini gördü.

İşte bu denli başarılı bir teknik direktörü iki kez kovma gafletini gösteren Türk futbolunun o günden sonra kulüpler düzeyinde gördüğü tek başarı Fenerbahçenin oynadığı Şampiyonlar Ligi çeyrek finali. O başarının mimarı Ziconun yaşadıklarıysa ayrı bir yazı konusu! Galatasarayla Beşiktaşın Rumen teknik adama yaptığı haksızlıkların diyetini ödercesine Avrupada başarısız geçirdiği bu dönemde Karadenizin karşı kıyısında yeni bir efsane yarattı Mircea Lucescu. Ukrayna ekibi Shakhtar Donetsk 5 senede 3 lig şampiyonluğu kazanırken geçtiğimiz sene UEFA Kupasını, hem de İstanbulda kaldırma şerefine erişti.

Futbol takım yöneticilerinin binbir çaba ve fedakarlıkla ikna etmeyi başardığı önemli teknik adamları öylesine yıpratıyor ki medyadaki muhtelif isimler, sonunda aynı yöneticilere bu teknik adamların arkasından teneke çaldırıyorlar. Kendileri reytingin belini kırıyor kırmasına da bu arada olan Türk futboluna oluyor. Vicente del Bosque, Eric Gerets, Guus Hiddink, Joachim Löw son 20 yılda ülkemizde hakettiği saygıyı göstermediğimiz büyük teknik adamlardan sadece birkaçı. Biz futbolseverler bu durumdan hiç ama hiç memnun değiliz!

3 comments:

  1. Öncelikli problem Türkiye'de futbolun sevilmemesi...

    Futbol sevilse statlar bu kadar boş kalır mı? Ya da bu kadar az futbol kitabı yazılır/okunur mu? Gerçi güzel memleketimde ne kadar kitap yazılıp/okunduğu başka bir sorun.

    İnsanlar Türkiye'de futbolu değil futbolun magazinini seviyorlar. Hal böyle olunca kimse futbolun güzelliklerini konuşmuyor. Güzel futbol oynatanı konuşmuyor. Yazdığın gibi reyting uğruna en sert çıkışı yapan kazanıyor.

    Olan da bizim gibi bir avuç futbolsevere oluyor...

    ReplyDelete
  2. Katılmıyorum Burak'cım. Genç futbolseverlerden, futbolu başarı değil de heyecan olarak gören bir kısım, bkz ben, Lucescu çingenesini bir türlü sevemedik. Süper kupa aldırsa da, o kısıtlı kadrolarla hem Türkiye'de hem Avrupa'da başarı yaşatsa da, gittiği her takımı zirveye oynatsa da, benim için Lucescu defanstır, 1-0'dır, anti-futboldur. Teknik direktör olarak ne kadar başarısız olsa da Hagi'yi, nefret ettiğim Terim'i, hatta allahın artisti Skibbe'yi bile oynatmaya çalıştıkları futbol için tercih ederim.

    ReplyDelete
  3. Öncelikle Lucescu konusunda defansif oynatma ibaresi tamamen yazılı ve görsel basın tarafından uydurulmuş.. psikolojik etkisiyle insanlarda yer etmiş bir kavramdır.. Aslı astarı yoktur. Lucescu'nun GS'yi şampiyon yaptığı sene takım ligde en çok golü atarak şampiyon olmuştur.. BJK'yi şampiyon yaptığı sene ise ligde FB ve GS'den gene daha fazla gol atmış, ligin en çok gol atan 2. takımı olmuştur. (en çok atan 1. gençler) Lucescu.nun Ukrayna liginde ve Uefa-Şampiyonlar liginde oynadığı maç sonuçlarına tekrar baktığımızda.. hatta şampiyonlar liginde devlerle yaptığı maçlara bile bile baktığımızda hiçte az gol atmadığını görebiliriz.. Bunu savunmak için değil, ülke basınının insanımız üzerindeki mahalle baskısının etkisini vurgulamak için yazdım.
    Diğer taraftan.. Yazdıklarına ben katılıyorum.. Ferit.in dediği gibi ülke insanımızın yapısal ve kültürel özellikleri çok farklı. Ben iyi bir Beşiktaş'lı olduğumu düşünürüm. Bu ülkede Ertuğrul'u insan olarak sevmeyen çok kişi bulamazsınız. Yıllardır kombinemle stadda maç izlerim, deplasmanlara da giderim. Hep merak ettim Ertuğrul'un görev süreci boyunca teknik direktör, yardımcıları, yönetim ve oyuncular.. Takımın orta alandaki eksikliğini farketmedilermi diye.. O dönemde çok gol yiyen takıma sürekli defansif transfer yapılıyordu, kimisi Gordon gibi gözü bozuk..kimisi Diatta gibi 4,5 maçlıktı.. Oysa 90 dakikada rakip forvet ve orta sahayla 15 kez karşılaşan defansın 2-3 gol yemesi gayet doğaldı.
    Denizli geldikten sonra devre arasında 6. olan takımın orta sahasına 2 takviye yaparak tüm şablonu değiştirdi. Benim için bir özellikde Denizli.nin maçlar haricindeki yaptığı açıklamalar. En önemlisi bana güven vriyor -kendine güveniyor- ve o konuşurken ben kendimi rahatlamış hissediyorum.. Yıllardır bunu yaşamamıştım.
    Bunu da ülkemizdeki teknik direktörlük "hatalarının" sadece insanlarda olmadığını.. Asıl sorunun yönetimsel olduğunu ve teknik insanların da çok hata yaptıklarını belirtmek için anlattım. Bana göre teknik direktörün kafasındaki oyun şeklinin bir takım kadrosuna uymaması çok doğaldır, uyuşmayabilir. Fark transferlerde çıkacaktır.
    Acımasız olmasın ama.. Bizler nasılki senelerce stadda futbol izleyen gençler olarak yorum yapabiliyorsak.. yıllarca düdük çalıp top koşturan insanlarında tv.de buna hakkı var aslında:) sadece saçmalayanları ayıklamalıyız..

    ReplyDelete