Wednesday, February 24, 2010

22. hafta değerlendirmesi

İnönüdeki karşılaşma unutulmayacak kadar gol pozisyonuna sahne olmadı belki ama futbol olarak doyurucuydu diyebilirim. Her iki takım da son derece dengeli bir futbol ortaya koydular. Sanki şampiyonlar ligi grup maçı oynuyor gibiydiler. Konuk ekip Galatasarayın iki Atletico maçı arasında İnönüde bu şekilde oynaması beklediğim birşeydi zaten. Ancak Mustafa Denizlinin sahaya daha agresif bir takım çıkarmasını umuyordum.


Galatasaray Rijkaardın istediği takım olma yolunda ilerliyor. Gün geçtikçe takımın pas organizasyonu ve hücum-savunma dengesi yerine oturuyor. Sezona ofansif bir dizilişle başlayan sarı-kırmızılı ekip ilk 12 maçında 39 gol (maç başına 3.25 gol) bulmasına rağmen takım savunması güven vermiyordu. İlerleyen haftalarda alınan kötü sonuçların da etkisiyle Rijkaard orta sahaya defansif yönde bir müdehalede bulunarak Mustafa Sarpın yanına bir defansif ortasaha oyuncusu daha ekledi. Böylece Galatasaray, kalesinde daha az pozisyon ve gol görmeye başladı ancak ilk devrenin son 9 maçında sadece 11 gol bulabildi (maç başına 1.22 gol). Son maçlarla birlikte Rijkaardın ofansla defans arasında sezon başından beri aradığı harmoniyi ilk kez bulmaya başladığını görüyoruz. Bu gelişmedeki en büyük faktör Elano. Brezilyalı, önümüzdeki yıllarda Rijkaardın takımının en önemli oyuncusu olacak gibi görünüyor. Takımın temposunu ve pas alışverişini ayarlamakla kalmıyor, oyunu da dikleştiriyor aynı zamanda. Ayrıca her maç birkaç tane öldürücü uzun pas ve tehlikeli şut atıyor. Sarı-kırmızılı ekibin son dönemdeki bir diğer kazanımı ise Lucas Neill. Bir stoperin, takımının futboluna bu denli büyük ölçüde etki yapması eşine az rastlanır bir durum. Tüm bunların yanında Galatasaray santraforsuz haliyle kelimenin tam anlamıyla acı çekiyor. Bu durum kanat bekleriyle hücumcularının performanslarını da olumsuz yönde etkiliyor.

Beşiktaş için hala umut var ancak bu haftaki Kayseri maçı bu son kalan umut damlasını da alıp götürebilir. Ezberci futbol yorumcuları siyah-beyazlı ekibin şampiyon olduğu geçen seneki performansı gösteremediğinden dem vuruyor. Oysa Beşiktaş geçen sezon da 21 maç sonunda aynen bu sezon olduğu gibi 39 puan toplamıştı. Pazar akşamı oynanan derbide özellikle ilk yarıda Ekrem Dağ sol tarafı çok iyi kullandı. Nobre her zaman olduğu gibi Galatasaray savunmasına acı çektirdi ancak bu sefer şans yanında değildi. Ligin kalan bölümünde Holosko, Tello ve Nihatı daha efektif kullanabilirlerse en azından bir şampiyonlar ligi bileti kapabilirler. Bu sezonu kaçıncı sırada bitirirlerse bitirsinler, önümüzdeki sezona Mustafa Denizliyle başlamayacaklarını düşünüyorum.

Ertuğrul Sağlam geçtiğimiz sezon Beşiktaştan son derece haksız biçimde uzaklaştırıldığında ligde 6 maçta 4 galibiyet 2 beraberliği vardı. Kısa bir aradan sonra 22 puanda devraldığı Bursaspora 18 maçta 10 galibiyet ve 6 beraberlikle 36 puan kazandırdı. İki ayrı takımla çıktığı 24 maçta 50 puan topladi. Maç başına 2.08 puan, yani şampiyon Beşiktaşın maç başına topladığı ortalama puanla aynı rakam! Ertuğrul hoca sadece topladığı puanlarla değil, oynattığı futbolla da övgüyü hakediyor. Bugün ligin en kişilikli futbol oynayan takımının başında ve sahip oldugu futbolcu grubuyla, kapasitesine göre mükemmele yakın bir ekip yaratmış durumda. Hem teknik adamlığına hem karakterine özel bir hayranlık beslediğim bu genç adamı daha iyi yerlerde görebiliriz umarım. Takımı Bursaspor eksik maçını kazandığı takdirde lig ikinciliğine yükselecek ve ülkenin potansiyeli en yüksek ikinci Anadolu şehri uzun yıllardan sonra ilk kez şampiyonluk havasına tekrar girecek.


İlk 20 haftada galibiyeti bulunmayan Denizlinin (3 beleş Ankaraspor puanı hariç) iki haftada 6 puan alması haftanın kayda değer bir başka gelişmesi. Hakan Kutluyla beraber bir kıpırdanma söz konusu ancak bu sezon için artık çok geç sanırım. Herşeye rağmen bu mücadeleyi sonuna kadar gösterirlerse alkışı hakedecekler. Gaziantepi 3-0la geçen Kasımpaşa ligde son 12 haftada yalnızca 1 kez yenildi ve bu sürede toplam 23 puan topladı. İlk 6 hafta sıfır çeken ve küme düşer gözüyle bakılan takımı ve Yılmaz Vuralı kutlamak boynumuzun borcu. Ancak sıradaki 4 maçları şampiyonluk adayları Galatasaray, Kayseri, Bursa ve Beşiktaşla. Mart ayı zor geçecek gibi görünüyor. Neyse ki Yılmaz hocanın milli takım sevdası zorunlu olarak sona erdi de takımının ligde kalmasına daha fazla konsantre olabilecek. Sempatik teknik adam meşhur etek giyerim sözünü söylediği 2006-2007 sezonunda Antalyasporla son 10 haftaya sağlam bir puanla girmiş ancak o rehavetle takımını küme düşürmeyi başarmıştı! Umarım Kasımpaşaya da aynı kaderi yaşatmayacak kadar ders almıştır bu dramatik tecrübeden.

2 comments:

  1. Baros, Kewell, Sabri iyileşince işin rengi değişecek Burak'ım.

    ReplyDelete
  2. Bu sene sanırım Şampiyonlar Ligi.ne sadece şampiyon takım gidecek..Beşiktaş.ın en azından o duruma gelmesi zor olabilir..

    Ve hayatımın sonuna kadar Ertuğrul'un Beşiktaş.ta haksızlığa uğradığı fikrine karşı dururum. Bunu söylediğinde Burak, Özhan Canaydın'ın klüpten hangi tepkilerle ayrıldığına ilişkin yazını isterim, onun üzerinden karşılaştırma yaparız.!
    Beşiktaş, hem oyunculuk hem teknik adamlık döneminde Ertuğrul'a, Ertuğrul'un Beşiktaş'a kattığından daha fazla şey katmıştır.

    ReplyDelete