Saturday, August 21, 2010

Yeni bir Beşiktaş

Dolmabahçedeki manzara 12 ay önceki Mecidiyeköy manzarasına çok benziyor. Beşiktaş aynı geçen sezonun Galatasarayı gibi dünya çapında bir hoca getirmiş, Quaresma-Guti ikilisini almış (bkz.Keita-Elano) ve sezona taraftarını heyecanlandıran, rakip taraftarları kıskandıran, hatta kendi yönetimlerinin transferlerini eleştirmelerine neden olan bir havada girmişler. Hocaları Schuster aynı Hollandalı Rijkaard gibi savunmayı önde kurup oyunu dar alanda oynayan, bekleri ileri çıkartan, bol pasa dayalı bir sistem oturtmaya çalışıyor. Bunlar modern futbolun gerektirdikleri ancak uygulaması konuşulduğu kadar kolay olmuyor.
  1. Savunmayı önde kurmak risklidir. Rakip uzun toplarla arkanıza sarkar - ki bugün İBB çok kez başardı bunu ve ikisinde golleri buldu. Savunmayı daha geride kurup riski azaltayım derseniz bu kez hücumla savunma arasındaki mesafe artar, o zaman da 60. dakikada takımın pili biter. Yani modern futbolu oynamak sanıldığı kadar kolay değildir. Önde basalım, oyunu dar alanda oynayalım dedikleri şey öylece karar verilip bir anda uygulanabilen türden birşey değil. Olgunlaşması ciddi zaman alan bir oyun anlayışı bu. Yok ben hızlı çözüm istiyorum derseniz daha konservatif bir teknik direktör getirip sağlamcı futbol oynarsınız. Savunmayı kalenize yakın kurup az pozisyon bulursunuz ama fark yaratan 2-3 yıldızınızla ya da duran toplarla öyle veya böyle maçları kazanır, şampiyon olursunuz. Mustafa Denizli ve Daumun yaptıkları tam olarak buydu. Taraftarınızı böyle oyunlarla ve başarılarla tatmin edebilir misiniz? Hayır! Çünkü taraftar 5-6 yıl öncesinden farklı olarak artık modern futbolun en başarılı örneklerini izleyebiliyor televizyonda. İzlemekle de kalmayıp aynısını istiyor. Bu da yönetimleri ona uygun teknik adamlar bulmaya zorluyor. Ancak o teknik adamı bulup getirmek de yetmez. Anlayışını da getirmesine izin vermek ama en önemlisi sabretmek gerek. Üzerine basarak söylüyorum: bu oyun olgunlaşmak, yani zaman ister.
  2. Savunmayı önde kurup oyunu dar alanda oynamak ve de kontra yememek istiyorsanız topu kaybettiğiniz anda 3. bölgede alan daraltıp pres yapmalısınız. Bunda saniyelik bir gecikme topu ön alanınızda yakalayamamanıza ve rakibe savunmanızın arasına ya da arkasına top atma imkanı verir. O andan itibaren Ferrari bu sistemin stoperi değil, Servet çok ağır demek lafügüzaftan başka bir şey olmaz. 2007deki Macaristan-İtalya maçında Cannavaronun ne hallere düştüğünü hatırlarsanız bizim stoperlere karşı daha insaflı olacaksınız. Burada mesele stoperin kalitesi değil. Bazen oyun sistemi ya da takım savunmanızdır stoperlerinizi vezir de eden rezil de.
  3. Bu oyunda topun sahibi olmalı, bol pas yapmalınız. Fazla sayıda ofansif futbolcuyla oynadığınız için maçın çoğunu ofansta yani top ayağınızda geçirmelisiniz. Ancak pas trafiğinde başarı sağlayamayıp topu çok kaptırırsanız geri kazanmak için çok pres yaparsınız. Bu hem defansif oyuncularınızın yorulmasına neden olur hem de ofansif oyuncularınızın oyundan düşmesine. Yani kadronuzdaki pas trafiğinizi bozan her oyuncu takıma fazladan yük bindirir. Rijkaardın daha çok kaliteli futbolcuya ihtiyacım var demesinin altında bu yatıyordu. Siz sahaya 9 tane pas yüzdesi yüksek oyuncuyla ofans-defans harmonisi kurarak çıksanız da 2 tane pas hatası yüksek futbolcunuz varsa herşey altüst olur.
Bir teknik direktör olarak bu tarz oyunu oynamayı seçiyorsanız sonunda ya becerirsiniz ve çok başarılı bir takımınız olur ya da beceremez enkaz bir takım yaratırsınız. Bu oyunun arası yoktur. Bugün Beşiktaşın başına gelen, olgunlaşma dönemindeki normal bir kaza. Bu oyunda özellikle ortasahası kalabalık ve hücuma hızlı çıkabilen rakipler tarafından zorlanırsınız. Geçtiğimiz sezon Eskişehir ve birçoğunun Galatasaraya yaptığını bu sezon Beşiktaş da yaşayacaktır. Önemli olan Schusterin ekibinin üzerine koyarak ilerlemesidir. İBB iki sezondur oynadığı oyunu istikrarlı biçimde devam ettiriyor. Bu sezon da birçok deplasman galibiyeti alıp evinde maç kaybedeceklerdir. Ligi gene ilk 8 içinde bitireceklerine şüphem yok. Sahaya 2 yabancıyla çıktıklarına da ayrıca dikkat çekmek isterim.

YABANCI SINIRLAMASI
Yabancı konusu açılmışken, Beşiktaş 6 yabancı sınırlamasının sıkıntısını hissedecek gibi görünüyor. Guti-Delgado-Tabata rotasyonu, ya da Holosko-Hilbert rotasyonu zenginlik ve rekabet katar ancak stoperlerinizi rotasyona sokmak bana iyi bir fikir gibi gelmiyor. Bugün Alman teknik adam Ferrarinin yanında Adem Gülümü oynattı. Zapo oynasaydı farklı olurdu demiyorum ancak bence takımın omurgasını oluşturan 2 stoper ve önlerindeki defansif ortasaha mecbur kalmadıkça bozulmamalı.





Beşiktaşın bu sezon en büyük şansı Bernd Schusterdir. Umarım Galatasaray yönetiminin ve Adnan Sezginin Rijkaarda yaşattıklarını yaşamaz ve Avrupalı bir takım yaratmayı başarır. Alman hocayı 2007de Real Madridin başına geçiren şey Getafeyle yaşadığı başarılı sezondan çok Barcelonaya karşı aldığı 4-0'lık galibiyetti. Capellodan devraldığı defansif sevimsiz takımı ofansif yapmakla kalmadı 85 puanla şampiyonluğa uzandı. Hem de Rijkaardın efsane Barcelonasını iki maçta da yenerek (biri 4-1 olmak üzere). Ertesi sezon Real Madridin alışıldık maymun iştahlılığının kurbanı oldu ve iki sene sonra rakibi Rijkaardla bir başka Akdeniz ülkesinde buluştu.





Yazımın başında Beşiktaşı geçtiğimiz sezonun Galatasarayına benzetmem kimseyi yanıltmasın. Galatasaraydaki çöküşün nedenleri Baros-Kewell ikilisinin çok uzun sakatlığı, Nondanın gönderilmesi ve benzeri yönetim hatalarıdır. Beşiktaşın bunları yaşamayacağını ümit ediyorum. Gene de herkes sezon içindeki düşüşlere ve bugünkü gibi yol kazalarına hazırlıklı olmalıdır. Önemli olan baş konulan bu "yeni" yoldan dönmemektir.

2 comments: