Saturday, May 1, 2010

Hayal kırıklığı analizi

Şampiyonluk mücadelesi veriyorsanız ligin tepesindeki takımlarla oynadığınız maçlar diğerlerinden daha önemlidir. Çünkü bu takımlar da sizin gibi şampiyonluk, en azından ligi ilk 5te bitirip Avrupa kupalarına katılma mücadelesi verdikleri için, onlarla oynayacağınız maçlar popüler tabirle 6 puan değerindedir. Öte yandan bu takımlar diğerlerine göre daha kuvvetli oldukları için onlara karşı aldığınız sonuçlar sizin gücünüz için de önemli bir indikatördür.

Galatasaray ligin üst kısmında bulunan 6 takımla oynadığı 11 maçta 10 puan alabilmiş; maç başına puan ortalaması yalnızca 0.91. Koskoca 11 tane 6 puanlık maçta yalnızca 2 galibiyet! Oysa şampiyonluktaki rakiplerinden Fenerbahçe yukarıdaki altılıyla oynadığı 10 maçta 6 galibiyet alarak maç başına 1.80 puan ortalaması tutturmuş. Diğer şampiyonluk adayı Bursasporsa 11 maçta 5 galibiyet, 3 beraberlik alarak bu 6 takımdan 18 puan toplamayı başarmış.

Rijkaard önümüzdeki sezonun planlamasını yaparken, hayal kırıklığıyla bitecek olan bu sezonu çok iyi analiz etmeli. Güçsüz takımlara karşı oynanan 18 maçta 45 puan alınarak maç başına 2.50 puan ortalaması tutturulmuş. Bu rakam şampiyonluk için fazlasıyla yeterli. Ancak ne zaman direnci yüksek, özellikle ortasahası kuvvetli bir takımla oynansa sonuç hayal kırıklığı olmuş. Galatasaray kendinden düşük siklette önüne geleni parçalayan, ancak kendi sikletinde dayak yiyen bir boksör gibi.

Sezon başından bu yana söylediğim gibi; Rijkaardın takımına oynatmaya çalıştığı futbol öyle pek kolay hazmedilip içselleştirilecek türden değil. Olgunlaşması zaman alıyor. Ancak başarıldığında bir takımı çok ileriye götürebilecek bir oyun anlayışı bu. Şu anda Avrupada bu oyunu başarıyla oynayabilen çok az takım var. Topa sahip olmaya ve bol pasa dayalı bu sistemde tüm oyuncularınızın teknik kapasitesi belli bir ortalamanın üzerinde olmalı. Aksi takdirde siz ne yaparsanız yapın Servetten, Emre Güngörden bir Marquez yaratamıyorsunuz ve bu oyuncuların yaptığı basit pas hataları sayısız puan kaybına neden oluyor. Sonuçta da 2 stoper mevkiinde oynatmak üzere 4 milli takım oyuncusuyla (Servet, Gökhan Zan, Emre Aşık Emre Güngör) başladığınız sezonu o bölgede, Lucas Neill ve sol bek Hakan Balta ile bitiriyorsunuz.

4-3-3 dizilişinde en önemli bölge orta 3lü. Burada oynatacağınız oyuncular oyunun hem defansif hem ofansif kısmını iyi oynayabilmeli. Böylesine çift yönlü futbolcu Avrupada dahi az bulunuyor. O yüzdendir ki bu türün temsilcileri Gerard, Xavi, Cambiasso gibi adamlar artık çok para kazanıyor. Linderoth bu anlamda en isabetli transferiydi Galatasarayın ancak onun hikayesi de apayrı bir tez konusu.

Mevcut kadroda Rijkaardın istediği orta 3lüye en uygun oyuncular, ideal olmamakla birlikte, Elano ve Mustafa Sarp. Birinin savunmasını diğerinin de pas yüzdesini hızla geliştirmesi şart. Hollandalının bu bölgeye bir veya iki transfer isteyeceği aşikar. Bu durumda hücumcu yıldız yabancılardan fedakarlık yapılacak. Zaten ileri 3lü için 5i yabancı 6 üst düzey futbolcu (Kewell, Arda, Baros, Jo, Keita, Dos Santos) fazla lüks. Bu gruptan en az 2 futbolcu feda edilecek.

Rijkaard ve Neeskens sezon boyunca hücum-savunma dengesini sağlamaya çalıştı durdu. Ancak yönetimin gerek sezon öncesi gerekse devre arası transfer politikası bu amaca hizmet etmedi. 2010 yazında teknik ekibin akorduna uyum sağlamayı başarırlarsa Rijkaardın “meydan okuma”sına önemli katkı sağlarlar. Yoksa Ağustosun transfer şampiyonu, Mayısın hayal kırıklığı olmaya devam edecekler.

1 comment:

  1. Hayal Kırıklığı
    Sene başında Rijkaard ın takımın başına gelmesiyle beraber bir Fenerbahçeli olarak ilk düşündüğüm bu sene Galatasaray ın pek bir varlık gösteremeyeceği idi ancak beklenilmesi ve sabredilmesi ki Galatasaray da olan bir özellikti çok farklı bir takımın ortaya çıkarılabileceğiydi.
    Bu düşüncemin normal olarak arkasında durmam gerekiyor çünkü inancım buydu lakin Rijkaard a olan bir futbolsever olarak güvenim malesef sıfıra inmiş bulunmaktadır 2. yarı başladığından beri.
    Her gün spor sayfalarında veya haftada 5 gün varolan spor programlarında konuşulan bence içi boş konulardan değil.
    Benim görüşüme göre Rijkaard antrenörlük konusunda yeterli değildir ve hatta yapamamaktadır.Bunun en başlıca nedeni başında bulunduğu takımın faydasını değil daha önce beraber çalıştığı bir futbolcuyu sırf dünya kupası öncesi form tutsun diye oynatmak isteğidir ve sonucunda bunu başarmıştır da.Takım kelime anlamı ile bu düşünceye ve eylem e karşıt bir tutumdur.Bir takımı yokedebilecek bir uygulamadır.Antrenörün futbolcusu olmaz.Bu çok eski zaman larda varolan futbol gerçeğiydi ama artık rafa kaldırılmıştır.
    Önerim kesinlikle rijkaard ın takımdan gönderilmesidir.Futbol artık bu kadar zor anlaşılmaz bir oyun değildir.Tugay dahi bu takımı güzel bir yerlere taşıyabilir.Aynen guardiola nın yaptığı gibi.

    ReplyDelete